ingilizce heard of heard from heard about ne demek
Micheal Jackson, I’ve never heard of him(Micheal Jackson ismini hiç duymadım.)
I’ve heard of The Beatles()Beatles’ı duydum.)
I heard about Sally’s accident, sounds awful(Sally’nin kaza haberini duydum,kulağa korkunç geliyor.)
I heard about the affair.(Olayı/hadiseyi duydum)
Oh my, have you heard about Tom’s problem!?(Aman tanrım,Tom’un sorununu duydun mu?)
I got a letter from Bob the other day, it was so nice to have heard from him
Geçen gün Bob’dan bir mektup aldım,ondan haber almak çok güzeldi.
I haven’t heard from her in days.(Günlerdir ondan haber almıyorum.)
1. Knowledge(Bilim)
Have you heard of zoroastrianism?(zoroastrianism diye bir şey duydun mu?)
No I have never heard of it, what on Earth is it?(yo! Onu hiç duymadım ne ki o? Dünyada öyle bir şey mi var?
It is a religion.(Bir din.)
2. News(haber)
Haber niteliği taşıyan bilgiler heard about ile ifade edilir.
No. What has happened? (Yoo! N’olmuş ki?)
She has got engaged to her new boyfriend.(Yeni erkek arkadaşıyla nişanlanmış.)
3. Communication(iletişim)
İletişimlerde hearf from kullanılır.
Oğlundan haber aldın mı?
Avustralya’da işleri nasıl gidiyormuş?
Yes I heard from him yesterday – he phoned me. He is doing really well.
Evet dün ondan haber aldım – bana telefon etti. Her şey yolundaymış.
hear you play / hear you playing
Aşağıdaki iki örneği ele alacak olursak:
1) He saw Jane swim across the river.
2) He saw Jane swimming across the river.
1’de), eylem başlangıcından sonuna kadar görülmüştür.”yüzme” bir bütün olarak alınır, görme eyleminin kalitesini yansıtır, (yeni bilgi toplamada kullanılır ).
2’de), ing kullanmak dinamik algılamayı bozar. İng kullandığında eylemin başlamış olduğu üzerinde duruyorsun. (eylem kendi sürecini almış) ya da hakkında yeniden konuşulan, bilgi verilen olaylar gibi.
I want to hear you …
play : dikkatimizi çalma eyleminin bütününe, senin gitarı ne kadar yetenekli,ne kadar iyi çaldığına çeker.
playing : dikkatimizi eyleme ve dinleme için harcadığımız zamana çeker.
1) I want to hear you playing.(seni çalarken işitmek istiyorum.)
2) I want to hear your playing.(Senin çalmanı işitmek istiyorum)
In 1), Tüm dikkat sen çalarken üzerine toplanır.Böyle diyen biri senin yeteneğini öğrenmek istiyor olmalı. Örneğin bir şehir orkestrasının şefi size böyle diyebilir.
In 2), Burada senin gitarı ne kadar ustalıkla çaldığına dikkat edilmez.İyi de çalsan güzel de çalsan dinleyen için fazla bir şey ifade etmez. Sadece senden istenen bir talebi yerine getirmiş, ricayı kırmamış olursun.
Bir cevap yazın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.