esakademi logosu

almanca bazı deyim ve deyişler

Almanca deyiş ve deyimleri aşağıdaki tabloda görebilirsiniz.

Almanca deyişler

Örnek cümle

anlamı

Jemanden auf den Arm nehmen.

Ich habe dich auf den Arm genommen, als ich sagte, ich habe in der Lotterie gewonnen.

Birine yalan söylemek, sataşmak dalga geçmek.

Ein Auge zudrücken.

Ich drücke noch mal ein Auge zu.

Birinin kötü veya yanlış bir şey yapmasına rağmen bunu görmezden gelmek,affetmek. Genelde ebeveynler,öğretmenler ve polisler tarafından tercih edilen bir ifadedir.

Schwein haben.

Du hast Schwein gehabt.

Kısaca ve basitçe şanlı olmak demektir.

Auf Messers Schneide stehen.

Die Sache steht auf Messers Schneide.

Sonucun tam kesin olmadıı durumlarda söylenir.Sonuçiyi ya da kötü olabilir veya şanslar eşit. (50/50 Şans).

Am seidenen Faden hängen.

Die Sache hängt am seidenen Faden.

instabil / gefährdet / bedroht sein; ein schlimmes Ereignis kann mit hoher Wahrscheinlichkeit eintreten

Auf heißen Kohlen sitzen.

Er sitzt schon seit Wochen auf heißen Kohlen.

Biri bir cevap veya sonuç  bekliyor ve bu yüzden heyecanına hakim olamıyor.Çok gergin olmak.Hop oturup hop kalkmak.

Etwas genau unter die Lupe nehmen.

Nimm das mal genau unter die Lupe.

Bir şeyi çok dikkatli ve titizlikle analiz etmek, soruşturmak, araştırmak.

Die Fassung verlieren.

Als er erfuhr, dass seine Frau gestorben ist, verlor er die Fassung.

Eğer kötü veya üzücü bir şey olduğunda, soğukkanlılığını kaybeder,sinirlerinize hakim olamayabilirsiniz.(Birinin duruşunu kaybetmesi).

Kopf und Kragen riskieren.

Sie riskieren Kopf und Kragen mit dem Kauf des Hauses.

Herşeyi risk etmek, ya herro ya merro.

Auf die schiefe Bahn geraten.

Nachdem er seinen Job verloren hat, ist er auf die schiefe Bahn geraten.

Doğru yoldan sapmak,hayatın ters yola girmesi,içmeye başlıyorsunuz,işinizi kaybediyorsunuz,evinizi,dairenizi,eşinizi herşeyinizi…

Eine beleidigte Leberwurst sein.

Sei doch keine beleidigte Leberwurst!

Birine artık kızmaktan, gücenmekten, darılmaktan vazgeçmek, barış teklif etmek.

Jemanden hinters Licht führen.

Ich lasse mich nicht hinters Licht führen.

Jemanden betrügen / überlisten / täuschen  (birini aptal yerine koymak/dolandırmak).

Der Zug ist abgefahren.

Vergiss es! Der Zug ist abgefahren.

Eğer kararınızı verdiyseniz ve bunu açıklamak istiyorsınız aynı zamanda bunun kesin kararınız olduğunu artık değişmeyeeğini de belirtmek istiyoranız. Birine şans verdiniz ve o, bunu şansı kaçırdı(Geçti Bor’un pazarı sür eşeği Niğde‘ye).

Jemandem in die Quere kommen.

Komm mir nicht in die Quere.

Birinin işine burnunu sokmak,birini rahatsız etmek

Sich mit fremden Federn schmücken.

Ich möchte mich nicht mit fremden Federn schmücken.

Senin olmamasına rağmen birine hediye veriyorsun(bir fikir,bir iş,bir icat)Halbuki bunu başkası yaptı,başkasının fikri,buluşuydu.Sanki seninmiş gibi sen de sahiplendin.

Gute Miene zum bösen Spiel machen.

Ich musste gute Miene zum bösen Spiel machen.

Çok kızgın olmana rağmen hiçbir şey olmamış gibi davranıyorsun ve gülüyorsun.

Perlen vor die Säue werfen.

Du wirfst Perlen vor die Säue, wenn du versucht, ihm die Grammatik zu erklären.

Yaptıklarını asla takdir etmeyecek ve anlamayacak biri için zamanını,paranı ve sevgini harcıyorsun.

Ein Auge darauf werfen.

Kannst du mal ein Auge darauf werfen?

Bu ifadeyle birine bir şeyi okumasını/control etmrsini söylüyorsun örneğin ev ödevi veya mektup.(Şuna bir göz at.)

Tropfen auf dem heißen Stein

Das ist doch nur ein Tropfen auf dem heißen Stein.

Sıcaktan çatlamnış bir toprağa düşen bir damla yağmur damlası hemen buharlaşır ve gider.Yağmur damlası burada azlığı temsil eder,örneğin Büyük sorunları çözmek için az miktarda para bir işe yarmaz.

Am Boden zerstört sein.

Er war am Boden zerstört, als er hörte, dass seine Firma bankrott ist.

Tamamen batık, bitik, düşmüş ve üzgün olmak.

Aus dem Häuschen sein.

Er war total aus dem Häuschen, als er erfuhr, dass er den Preis gewonnen hatte.

Çok mutlu olmak.

Buraya tıklayarak bu dersi PDF olarak indirebilirsiniz.

Yorumunuzu ekleyin